29 Kasım 2011 Salı

Tam 40 Gün Geçti Sonunda



Ne hamilelikte ne de lohusa dedikleri şu lanet dönemde hiç bir psikolojik semptom göstermedim. Sadece fiziksel olarak bir takım zorluklar yaşadım ki doğumdan sonraki 10 gün en zoruydu. Hamileyken herkesin 40ı çıkmalı dediği şeyi saçma bulmuş anlam veremeiştim ki hakikaten bebeğin karnımdan çıkıp da hayata adapte olması için ve benim de tam olarak iyileşebilmem için böyle bir süreye ihtiyaç varmış.
herkesin şikayet ettiğinin aksine benim etrafımdaki kocakarılar hiç bir zaman baskıyla kendi bildiklerini uygulamaya çalışmadılar. Tam tersi doktorun söyledikleri ve benim sürekli okuduklarımdan beraberce yorumlayarak uygulamaya çalıştık. 
Bunlardan en fazla işime yarayan ise sevgili Tanya'nın bloğundaki yorumları okurken farkettiğim kendisinin de çok faydalandığını söylediği Trach Hogg'un kitabı oldu. Geceleri bir türlü uyumak bilmeyen bir cüceye neler yapılabileceğiyle ilgili kime sorsa bulamadığım cevapları orada buldum. Bizi cüce sabah 5ten önce uyumazken her gün yeni bir taktik geliştirip onu bir şekilde uyutmayı dener, fakat o bizden hızlı çıkıp başka taktik geliştirip yine uyumazdı. eğer tek neden sabahları uyuyor olmasıymış. Gece uyumadan bir iki defa iyice besleyip sabah da 7 gibi uyandırıp ona sabah olduğunu farkettirerek ( konuşarak, müzk dinleterek... çünkü geceleri ışık açmak ve konuşmak yasak) sorun kolayca çözülüyormuş. bir de tabi bebeğin beslenmesini uykusunu bir rutine oturtmak gerekli ki sanırım en zoru o. Rutinden kasıt aynı saatler değil, sadece önce beslemeli altını değiştirmeli ve 15 dk aktivite yaparak geçirdikten sonra yaklaşık 1-1,5 saat içinde uyuasını sağlamanız gerekli.
Neyse Pazar günü sonunda 40 günü tamaladık ve artık ikimiz de yeni hayatımıza adapte olmaya başladık galiba:)

21 Kasım 2011 Pazartesi

Uyurken...


Sessizce parmak uçlarıma basarak odadan çıktım birkaç birşeyi devirdim, neyseki uyanmadı ve bunları yazıyorum.
1 ay nasıl geçti, günlerden ne, eskiden bu aylarda neler olurdu tamamen kayıp bende.
Tek derdim bu minik kız çocuğu, çok minik değil mi ama:)

13 Kasım 2011 Pazar

18 Ekim - DERİN AŞK!

Uzun süredir yazamamaın nedeni hepinizin de bildiği gibi aşağıdaki çırpı bacak hanımefendi:)
17 Ekim akşamı istemeye istemeye gittiği doktor kontrolünde doğumun yaklaştığını öğrendik. Ogece doktorum 6 saatte bir kendisini arayarak bilgi vermemi istedi. Ben hamileliğin son zamanlarında hep suyum gelecek diye beklerken böyle bir durum hiç olmadı, hatta su kesesini doktor doğumdan önce patlattı. Ertesi gün yine kontrole gittik, tabi söylemeyi unutuyorum son günlerde korkudan normal doğum olmasın sezeryan istiyorum diye tutturmuştum ancak doktorum Cihangir Çakıcı neyseki beni hiç ciddiye bile almadı:) Neyse kontrole gittiğimizde de sancım yoktu ve doktor sunni sancıyla bir denesek mi derken birden koluma serumu bağladılar. Anestezi doktoum da geldi açıklık hala 1 cm idi ve sunni sancı baişlamıştı. regl sancısından biraz daha fazla olunca ve açıklık 2 c olunca epiduralı ben istemememe rağmen doktor taktı. İyiki de takmış Sinem Hanım, kendisi doğum koçu gibiydi saatlerce benimle odada sohbet edip olacakları anlattı ve her şey de anlattığı gibi oldu. Doğum beklediğimden çok kolay oldu ve arkadaşlarımın anlattığı gibi hiçbir ağrı hissetmedim. Doğum TOBB-ETÜ hastanesinde bir odada gerçekleşti. Gece 12 gibi olması beklenirken 08:45 de ve doğum baişladıktan 10 dk sonra Derin geldi. Onu ilk gördüğüm andaki duyguları anlatamam. Şimdiye kadar hiç birşey için böyle şeyler hissetmemiştim. Doğar doğmaz gözlerini açan bembeyaz minik kız benim karnımdamıydı inanılır gibi değildi...
İnsan 1 sn gördüğü birine nasıl bu kadar bağlanabilirdi?
Sonrası 1-2 hafta oldukça zordu. Hem benim iyileşmem hem de Derin'in kendi belirlediği düzenine alışmak pek kolay olmadı.
2 gün bile evde oturma fikrini tuhaf bulan ben bile 1,5 aydır işe hiç gitmediğime inanamıyorum.
Hala rüyada gibiyim.
Darısı isteyen herkesin başına...