15 Nisan 2010 Perşembe

İSYAN GÜNLERİNDE AŞK

Bazı psikoayrıntıları(özellikle kadınsal olanları) nasıl bu kadar güzel anlattığına şaşırdığım adamların başında Ahmet Altan gelir. En son üniversite 1. sınıfta okumuştum kitabını. Bir de şimdi ikinci bir kitap olarak okuyorum İsyan Günlerinde Aşk'ı. Her kitabı gibi sürükleyici.


..."Her biri aslında gizli kalmış bir tiyatro oyuncusu olan hocalann çoğu gibi
anlattıkça kendi sesinin ve tiradının coşkusuna kapılan Profesör Konçarov,
felsefenin 'hayat nedir' gibi çok basit ve sıradan olan ve sıradanlı-ğından
dolayı da insan kaderinin içine hapsolduğu alay cı bir manasızlığı işaret
eden sorunun cevabını aradığını, hiçbir zaman bu cevabı bulamayacağım
bilmenin görkemli çaresizliğıyle büyülendiğini ama cevapsız soruların
peşinde koşarken insanlara cevaplan bulunabilecek başka sorular
sunduğunu ve hep arayan felsefenin aksine hep bulan bilimin yolunu açtığını
anlatırken Rukiye'nin hiç unutmayacağı ve onun hayatını değiştirecek bir
cümle söyledi:
- Felsefe, dinin huzursuz kardeşidir. O âna kadar Profesör'ü, hiçbir
kelimesini kaçırmamak gayretiyle sessizce dinleyen Rukiye birden atıldı:
- Felsefeyi dinle bir mi tutuyorsunuz Profesör?
Şeyh babasına olan kızgınlığından dolayı dine hep uzak duran, dini inançlan
küçümseyen, böylece babasını da küçümseyip onu sarmalayan o efsanevi
çekicilikten kendini kurtarmaya çabalayan Rukiye, dinin, felsefenin yanında
anılmasına şaşırmıştı.
Profesör, Rukiye'nin babasının bir şeyh olduğunu biliyordu, dine olan
tepkisini de anlıyordu, düşünürken hep yaptığı gibi dudaklarını büzdü.
- Bir yaz gecesinde küçük kızım, otların üstüne uzanıp yıldızlarla dolu
gökyüzüne baktığında, eğer bu. bir yaz romantizminin, dans ya da şarkı gibi
o geceye tat katan bir süsü değilse, gerçekten gökyüzüne ve yıldızlara
bakıyor ve onları görüyorsan, o gökyüzünün kapıları iki yere açılır o zaman,
dine ve felsefeye... Din, o muhteşem kâinatın yaradılışını Allah'a bağlar ve huzura kavuşur, onun için din insanlara huzur ve güven verir, insanoğlunun en çok merak ettiği sorunun
cevabını kendince bulmuştur çünkü; felsefe ise, demin de söylediğim gibi
dinin huzursuz kardeşidir, o, bulunan hiçbir cevaptan tatmin olmaz, her
cevaptan sonra yeni bir soru daha sorar."...

Kitaptan alıntıdır!

3 yorum:

Müge Hestbaek dedi ki...

Kılıç Yarası Gibi'nin üzerine kaymaktır bu kitap. O da harika bir kitaptır. Bak aklıma geldi şimdi... Kılıç Yarası gibi üzerine yazdığım bir yazının bir edebiyat dergisinde yayınlandığı günleri anımsadım birden. Tanrı kavramını sorgulatan bir kitap olduğuyla ilgili bir yazıydı, tam da anımsamıyorum nasıl olduğunu. 12 yıl filan oldu sanırsam... Taşınmalar ve bilgisayara sonradan doğan aşkım, arşivlerimi kötü tutmama sebep olmuş. Yazık ki elimde yok şimdi o yazılar... Ahmet Altan ilginç bir adam. Tanışmak isterdim kendisiyle...

asmabahce dedi ki...

Ben yaptım, yine yaparım diyen ve daha iyisini hep yapanlar arşiv tutamazlar genelde:) Ama hakkaten ilginç bi adam sohbeti nasıldır diye ben de hep merak etmişimdir...

Chilek dedi ki...

Yanlıyım sanırım,kendisini sevmediğim için kitaplarını da sevmeyeceğimi düşündüm hep. Ahh şu ön yargı yok mu?Belki birgün, bu yorumdan sonra okurum:)