12 Nisan 2010 Pazartesi

POZİTİF ENERJİ


Kişisel gelişim kitapları, eğitimleri, konuşmaları her zaman beni itmiştir. Sürekliliğinin olmadığını düşünürüm. Böyle bir eğitime katıldığınızda veya bir kitap okuduğunuzda hemen gaza gelip şunu yapıcam bunu yapıcam sonra yapmalıyım en son da amaannn bi ara yaparımla der ve geçeriz. Tabi ciddiyetle bir şeyler anlatanları katmıyorum bu gruba.
Üstelik bu kişisel gelişim eğitimleri o kadar pahalıdır ki!Dünya para öder iyi vakit geçirir, 10 güne kalmaz unutursunuz. Çünkü uygulanabilir değildir.
Yine sinirlendiğim bir başka şey de ortaçağda cadı avcılığı yapan zihniyetin 90larda başlayarak uzaylı avcilığına çıkmasıdır. Uzaylılar var mıdır bilemiyoruz! Çünkü bu ülkede her gün belirli yerlerde teleskopla sabahlara kadar gözlemler yapılıyor.Teleskoplar da bilgisayara bağlı olduğundan örneğin ışık eğrisi çıkaracaksanız ışıktaki en ufak bir sapma bile bu eğriye yansıyor. Şimdi bilgisayarların bu kadara hassas olmasına rağmen gözlemleyemediği bir uzay cismini nasıl oluyorda bir cinfikirliler görebiliyor.
Bu yazdıkalrımdan asla uzaylıların olmadığını düşündüğümü sanmayın. Belki de varlar ve biz henüz onları farkedemedik. Ama ispatlanana kadar var ya da yok diyemeyiz değil mi?
Bir benzeri durum da zamanında muska taşıyanların yerini şimdilerde taş tutma, evrene pozitif enerji gönderme, kozmozu etkileme çalışmalarının almasıdır. Elbette ben de hep pozitif düşünmeye çalışırım, doğal taşları severim, ama asla hayatımın odağı haline getirmem. Şefkatle dokunmanın, sevginin, gülümsemenin, bir çok minik şeyi çözdüğünü düşünürüm. Ama o kadar! Her sorunu sadece böyle çözebileceğimi düşünmem. Gerçekçi olmaya ama yine de olaylara olumlu tarafından bakmaya çalışırım. Güzel hayaller de kurarım, ama onların hayal oldukları bilirim. Aksi bir hastalık olur de değil mi?

Not: Eğitim işini hakkını vererek yapmaya çalışan biri olarak bu yazının bu kadar sivri dilli olmasının nedenini yine de Pazartesi sendromuna bağlıyorum:))

2 yorum:

Müge Hestbaek dedi ki...

pek çok insan hayatına destek olsun diye girdiği"kişisel gelişim" girdabından kendini kurtaramıyor. En sonunda işi gücü bırakıp kişisel gelişimci oluyorl İş görüşmelerine gide gele en sonunda İK uzmanı olanlara bezetiyorum bu durumu.
Bu tip seminerlerin hoş vakit geçirmek için iyi bir alternatif olduğu konusunda da sana katılıyorum. Bu konuya fazla kaptırmayı da gereksiz buluyorum. Hiç sivri olmamış, gayet yerinde tespitler...

asmabahce dedi ki...

Teşekkür ederim Mügecim, Senin keyifli yazını okumadan önce yazdığım belli değil mi sivri dilimden:)